Son yıllarda yayınevlerinin en çok satanlar listesini spiritüel ve kişisel gelişim kitapları oluşturuyordu. Kitapevlerinin raflarında edebi eser bulamaz hale geldik. Kitabında anlattığı öğretileri tecrübe edecek kadar yaşı olmayan gençler dahi yazar kimliğiyle ortaya çıktı. İçsel yolculuk, kendini tanıma, enerjiyi doğru kullanma gibi konular, talep gören başlıkları oluşturdu. Sonra tüm dünyayı etkisi altına alan, insanlığın sınavdan geçtiği pandemi süreci başladı. Kitaplar okuyup, çeşitli kurslara giderek kendiyle baş başa kalmanın yollarını arayan, insanlar, mecburen evlere kapandı ve o çok aradıkları kendileriyle buluşabildiler; gerçek içsel yolculuk koşulları doğallıkla oluştu.
Dünya değişti, yeni bir düzen oluştu. Hiçbir şeyin artık pandemi öncesiyle aynı olmadığını biliyoruz. Yeni dünya düzenini “corona sonrası”, ondan öncesini de “corona öncesi” olarak net ayırt ediyoruz. Kendini arayan insanlar, bu süreçten ne öğrendiler? Hırsları, hayattan beklentileri, hayattaki öncelikleri pandemi öncesiyle aynı mı, yoksa değişti mi? Hayata bakış açıları, beklentileri ne yöne evrildi? İşte en çok da bu soruların cevaplarını merak ediyorum. Bu popülasyon içindeki aşırı özgüvenli (!) çok genç “yazar”ların duygu ve düşüncelerinin nereye gittiği de ayrı bir merak konusu.