Rekabet kızışıyor, markalar daha yaratıcı
Özellikle hayatımıza internet girdiğinden bu yana dünya hızlıca küçük bir köye dönüşmedi mi? Türkiye’de oturma odamızdan bir tıkla haritadaki yerini bile bilmediğimiz Çin’in bilmem ne şehrinden sipariş verebiliyoruz, New York’da bir tıkla vitrin geziyoruz ve daha neler neler. Satın almayı düşündüğümüz bir ürün için 5 farklı ülkeden fiyat bilgisine anında ulaşıyoruz.Sadece fiyat araştırmasıyla sınırlı kalmıyoruz, beğendiğimiz ürünle ilgili, dünyanın birçok farklı ülkesindeki kullanıcıların da geri bildirimlerine başvuruyoruz. Rekabet kızışıyor, markalar daha yaratıcı fikirler, projeler üretmek için yatırımlar yapıyor. Rekabetçi ortamda kazanan her zaman müşteri oluyor.
Globalleştikçe, ülkeler arası, kültürler arası mübadeleler de işin içine giriyor; Uzakdoğulu Türk’le aile kuruyor, Rus kökenli genç Hindistanlı birisine gönlünü kaptırıyor, sonuç; ırklar değişiyor, dönüşüyor. Irkların tarihsel genetiği bozuluyor. Milli değerlerden, kültürden uzaklaşılıyor. Bizim ülkemizde yıllar önce yendiğimiz bilmem ne mikrobu, ülkeden ülkeye seyahat eden insanlar tarafından buraya tekrar getiriliyor; bizden de başka diyarlara kim bilir neler taşınıyor.İşte dünyayı serseme çeviren Corona virüs salgınının hızlıca tüm dünyayı etkisi altına alması da globalleşmenin en vahim sonuçlarından birisi maalesef. Globalleşen dünya şimdi evinden dahi dışarı çıkamaz halde. Sevdikleriyle vaktinden erken vedalaşmak zorunda kalma korkusu sardı insanlığı. Hayattaki öncelikler birden yer değiştirdi. Vahşi düzen sakinlemek zorunda kaldı, maneviyata sığındı çoğu insan, hayattan kopma endişesi karşısında maddiyat önemini kaybetti, trafik bile yavaşladı. Globalleşmek iyi mi, kötü mü? Hala tartışmaya açık bir konu bence.